2025 yılı itibarıyla sürdürülebilir finans küresel ölçekte yeni bir olgunluk evresine girerken, bu dönemi şekillendiren beş temel gelişme öne çıkıyor: sürdürülebilir finans varlıklarının istikrarlı biçimde büyümesi, mavi tahviller ve sürdürülebilirliğe endeksli borçlanma araçlarının yaygınlaşması, düzenleyici çerçevelerdeki küresel uyumsuzluk, gelişmekte olan pazarlarda iklim yatırımlarına yönelik artan ihtiyaç ve şirketlerin “yeşil sessizlik” eğilimi nedeniyle ESG açıklamalarında daha temkinli davranması.Bu dinamik ortamda, sermayeye erişim ve uzun vadeli dirençlilik için kurumların yalnızca taahhütte bulunması değil, bu taahhütleri ölçülebilir ve şeffaf biçimde yönetmesi gerekiyor. Bu noktada, danışmanlık çözümleri belirleyici hale geliyor: karma finansman modellerinin yapılandırılması, düzenleyici standartlarla uyumlu ESG açıklamalarının hazırlanması, iklim riski senaryolarının analizi ve sürdürülebilir finans ürünlerinin tasarımı bu dönüşümün temel yapı taşları arasında yer alıyor. Sürdürülebilirliğin artık yalnızca bir uyum meselesi değil, stratejik değer yaratımının merkezine yerleştiği bu dönemde, sağlam veri temelli ve piyasayla uyumlu yaklaşımlar geliştiren kurumlar rekabet avantajını elinde tutacak.

2025 yılında üretim, sağlık ve perakende sektörleri, marj baskısı, dönüşüm yorgunluğu ve sermaye uyumsuzluğu gibi ortak temalar altında ciddi finansal zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Bu analiz, söz konusu üç sektördeki en güncel ve öncelikli sorunları ele alarak; dayanıklılığı artıracak, verimliliği güçlendirecek ve sürdürülebilir büyümeyi destekleyecek stratejik danışmanlık yaklaşımlarını ortaya koyuyor.

Borç Danışmanlığı, şirketlerin sermaye yapılarını optimize etmelerine, yeniden finansman süreçlerini etkin şekilde yönetmelerine ve finansmanı uzun vadeli stratejik hedeflerle uyumlu hale getirmelerine olanak tanır. Borç, doğru yaklaşımla ele alındığında yalnızca bir yükümlülük değil; büyümeyi destekleyen, operasyonel esnekliği artıran ve ESG performansını güçlendiren bir kaldıraç işlevi görür. Bu yaklaşım, borcu kısıtlayıcı bir unsurdan çıkararak kurumsal dayanıklılık ve rekabet avantajı yaratan stratejik bir araca dönüştürür.

IFRS S1 ve S2, Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB) tarafından geliştirilen ve sürdürülebilirlik konularının raporlanmasında küresel bir temel oluşturan açıklama standartlarıdır. IFRS S1, çevresel, sosyal ve yönetişimle ilgili tüm önemli risk ve fırsatların açıklanmasına yönelik genel bir yapı sunarken; IFRS S2, doğrudan iklimle bağlantılı risk ve fırsatların detaylı şekilde raporlanmasına odaklanır. Bu standartlar doğrudan finansal rapor yerine geçmez; ancak yatırımcıların, sürdürülebilirlik faktörlerinin şirketin finansal durumu ve uzun vadeli değeri üzerindeki etkisini daha net değerlendirmesini sağlamak amacıyla finansal raporlamayla bütüncül bir şekilde kullanılmak üzere tasarlanmıştır.